6 Mayıs 2016 Cuma

4 Faktör ve TBL Yansıması

İlk yazımda Moneyball filminden, genel olarak ne olduğundan bahsetmiştim. (perde arkasını daha çok merak edenler için Socrates dergisinin nisan sayısında Kaan Kural’ın yazısını bulabilirler). Beysbolda yakalanan bu başarının diğer spor dallarına sıçramasının kaçınılmazlığını da vurgulamıştım. İşte tam bu noktada Basketbol için devreye Dean Oliver girdi ve “Basketball on Paper” adlı kitabında basketbolda başarıyı 4 faktörün getirdiğini açıkladı. Kaba hatlarıyla bunları;

1.    Şutun önemi %40
2.    Top kayıplarının önemi %25
3.    Ribauntların önemi %20
4.    Faul atışlarının önemi %15

olarak belirledi. Detayına inecek olursak da;

1.   Şutun önemini effective field goal percentage (eFG%) olarak adlandırılan, normal şut yüzdesinden farklı olarak 3 sayılık atışların değerini ekleyen ve şu formülle (FGM+0.5*3PM)/FGA bulunan istatistiği kullanarak değerlendirdi.

2.    Top kayıplarının önemini takımların oyun hızlarının elimine etmek için top kayıpları yüzdesini (TO%) kullanarak değerlendirdi. Formül=100*TO/(FGA+0.44*FTA+TOV)

3.    Ribauntların önemini gene aynı şekilde yüzdesel olarak (Reb%) değerlendirdi. Savunma ve hücum ribaundu olarak ayrı olarak hesaplanır.  Formül =100*ORB/(ORB+OppDRB)  //  =100*DRB/(OppORB+DRB)

4.    Faul atışlarının önemi de ikiye ayrılanlardan. Birincisi yapılan hücum sayısına göre çizgiye geliş miktarı, diğeri ise başarı yüzdesi. Ancak bu değerlendirme için FTA/FGA istatistiği de yeterli görülmekte.

Bilmeyenler için gerekli açıklamaları da yaptığımıza göre şimdi istatiksel anlamda daha istikrarlı gördüğüm Türkiye Basketbol 1.liginde 33. Hafta sonrası, playoffa bir kala takımların 4 faktör sonuçlarına bakalım.

Yukarıdaki tabloda verilen 4 faktör değerleri takımların rakipleriyle olan farklarını yansıtmaktadır. Tablo; malesef TBF’nin sitesinde bu değerlere ulaşmak mümkün olmadığından realgm web sitesinde yayınlanan veriler kullanılarak oluşturulmuştur.

Dean Oliver’ın belirlediği yüzdelik önemler ortalama değerlerdir ve her ligin kendine özgü yapısı olduğundan farklılık gösterebilir. 1. Lig özelinde yaptığım regresyon analizi ile 0.94 R2 değeri ve 1.68 standart sapma değerleri ile tutarlı sonuçlar verdi. Yani analiz sonucu bulunan katsayılar ile %95 oranında ±3.36’lık farkla galibiyet sayısı doğru tahmin edilebilmekte. Sonuçlar ise aşağıda görülmektedir.


Peki bu ne anlama geliyor? Katsayılar o istatistikte 1 artış gerçekleştiğinde galibiyetteki artışı gösteriyor. Yani bu analize göre bir takım. eFG istatistiğindeki farkı 1 arttırırsa sezonda nerdeyse bir fazla (0.9) galibiyet alacağı anlamına geliyor. Aynı değer TO yüzdesindeki farkta da geçerli. Bunun yanında 2 ribaunt yüzdelik fark da bir galibiyet anlamına geliyor. Oliver’ın %15 önem verdiği faul çizgisine geliş bu ligde sadece %5’lik öneme sahip olduğu gözüküyor. Yan tarafta gözüken yüzde etkileri tüm istatistikleri 1 standart sapma artırıldığında galibiyeti ne kadar etkileyeceği gözlemlenerek hesaplanmıştır ki önem sıralaması da Dean Oliver ile aynı olduğu görülmektedir. Takımların gelişimlerini buradaki değerleri temel alarak yapması sonuçları etkileyecektir. Örneğin ligin üst kısmında yer alan Denizli Basket’in top kayıplarında rakiplerine göre geride kaldığı, ayrıca faul çizgisine gitme oranının da oldukça düşük olduğu gözüküyor. Bu iki alandaki artış onlara zirveyi getirebilirdi. Ligin zirvesindeki Tofaş’ın ise genelde her alanda üstünlüğü gözükürken rakiplerine göre faul çizgisine gidiş oranları ise en zayıf yanları olarak göze çarpmakta.

4 faktöre göre galibiyet sayılarını hesapladığımızda ise aşağıdaki tablo ile karşılaşıyoruz. 


Tablolardan çıkan en ilginç sonuç Melikşah Üniversitesinin istatistiklerinin o kadar da kötü olmamasına rağmen ki alması beklenen galibiyet sayısında da bu gözükmekte, ancak aldığı galibiyet 13’de kalmış. Merak edip maçlarına baktığımda ise Melikşah Üniversitenin bu sezon kaybettiği 20 maçın 13’ünü 10 sayı ve altında farklarla hatta bunların 9’unu 5 ve daha az farkla kaybettiği gözüküyor. Melikşah için şansız geçmiş bir sezon gibi gözüküyor. Gediz Üniversitesi ise yaptığı istatistiklere oranla daha yüksek bir başarı yakalamış gibi gözüküyor.

Not: Yazı boyunca tamamen Realgm web sitesinden aldığım veriler üzerine yaptığım hesaplamaları ve sonuçlarını paylaştım. TBL ligini yeterince takip edemememden ötürü ekstradan yorum yapmadım. Bilginize…

2 Mayıs 2016 Pazartesi

Maç Nasıl Rakibe Verilir (Beşiktaş - Galatasaray)

Sezonun en kötü Galatasaray’ını yakalamışsın, adamlar zafer sarhoşu üstüne sakatları var, senin ise playoffa kalmak adına evinde oynayacağın fırsat maçı resmen, KAZANMALISIN! Maçtaki son 16 saniye kala yapılmayan taktik faullere yada daha 5 saniye varken yapılmayan hücumlara hiç değinmeyeceğim bile. Yazı boyunca size rakamlardan bahsedeceğim, belki dayanamaz ara ara yorum ekleyebilirim.

Bobby Brown
Randy Culpepper
Tremmell Darden
Macıej Lampe
Chınemelu Elonu

Maça yukarıdaki beş ile başladı Beşiktaş. Yağızer koç elindeki en iyi dış oyuncu rotasyonun bu şekilde olduğuna inanıp genelde bu rotasyonla oynuyor ki bence de doğru. Uzun rotasyonunda ise Lampe-Hamilton ikilisinin savunma zaaflarından dolayı daha çok Elonu’lu hatta Doğan Şenli’li ikililerin tercih edilmesi gerekildiği en azından ilk beşe yerleşmişti. Tercih olarak gayet doğru olan bu beşli tüm periyot sahadaydı ancak Culpepper ve Bobby istedikleri şutları sokamayacağın periyot eşitlikle sonuçlandı.

Gelelim tekrardan uzun rotasyonuna. Aşağıdaki tabloda Galatasaray maçı öncesi gelen 4 maçlık galibiyet serisinde 4 oyunculu uzun rotasyonun kaç dakika birlikte parkede olduğu ve 40 dakikaya göre rakibe karşı üstünlük durumları gözükmektedir.

Oyunda
Lamont Alexander Hamılton
Macıej Lampe
Chınemelu Elonu
Doğan Şenli
Oyunda
Lamont Alexander Hamılton

0 56m
6 38m
-21 14m
Macıej Lampe
0 56m

17 26m
50 12m
Chınemelu Elonu
6 38m
17 26m

18 14m
Doğan Şenli
-21 14m
50 12m
18 14m

Oyunda
Oyunda Yok
Lamont Alexander Hamılton
Macıej Lampe
Chınemelu Elonu
Doğan Şenli
Lamont Alexander Hamılton

27 38m
17 39m
33 26m
Macıej Lampe
1 53m

9 51m
-1 27m
Chınemelu Elonu
-3 71m
9 68m

13 26m
Doğan Şenli
3 95m
5 82m
11 64m


Tablolarda net bir şekilde gözüken, uzunların Hamilton’sız oynadıkları dönemde daha efektif oldukları. Lampe-Hamilton ikilisi 56 dakika sahada kalıp 0 sayılık fark yaratırken, Hamilton’sız Lampe parkede 38 dakika kalıp 27 sayılık fark yaratmış. Ayrıca Lampe parkedeyken Elonu ve Doğan’nın da elde ettiği değerlerin daha yüksek olduğu gözüküyor.

Gelelim dünkü maça. Aslında tüm bunları dün alacağımız galibiyet sonrası hem son iki maç için hem playoff için fikir edinmemiz için ve mümkünse katkı sağlamak için yazacaktım ama durum değişti. Şimdi maalesef dünkü maçı eleştirmek için yazıyorum çünkü yukarıda katkısını gördüğümüz ve sezon boyunca galibiyet katkı puanı (win share) 2.3 ile takımın en yükseği olan Lampe sadece 19 dakika parkede kaldı ki bunun 10 dakikası ilk periyottu. Öte yandan zaman zaman iyi performans sergilese de Hamilton dün 2. yarı hiç kenara gelmedi. Yorgunluğun ve rakip uzunlarla bireysel dalaşmanın getirdiği stresle maçın son döneminde mağlubiyetin başkahramanı oldu (Bobby Brown’ın da maç boyu sadece 1 dakika dinlenme süresi bulabildiğini hatırlatalım.)  

Engin Atsür
Bobby Brown
Tremmell Darden
Lamont Alexander Hamılton
Chınemelu Elonu

Son periyotta Beşiktaş 59-54 önde iken koç Lampe-Elonu ve Culpepper-Engin değişikliklerini yaparak yukarıda görmüş olduğunuz beşi sahaya sürdü. Yorgun Hamilton dışında beşte bana göre bir yanlışlık yoktu ama tutmadı ve 5 dakika boyunca aynı beşte ısrar etmek 18-6’lık Galatasaray üstünlüğünden başka bir şey getirmedi ve skoru 65-72 Galatasara lehine çevirdi. Son iki buçuk dakka gelen Lampe-Elonu, Cenk-Darden ve Culpepper-Engin değişikliği de (bitik Hamilton hala sahada) istenen sonucu vermeyince maç rakibe verildi (Kaybedildi demeye dilim varmadı.).

Bobby Brown
Randy Culpepper
Cenk Akyol
Macıej Lampe
Lamont Alexander Hamılton
  
Maçın son anlarına birlikte oynayan yukardaki beş oyuncu daha önce maç içinde de kısa bir süre olsa da beraber oynamışlardı. Ancak bu beşin dışında Yağızer koç maç boyu hiçbir beşi tekradan bir araya getirmedi ve 10 farklı beşli ile sahada yer aldı. Sezon içinde yapılan kadro değişiklikleri yüzünden bir türlü ideal rotasyonuna ulaşamadı Beşiktaş ki hemen hemen her maç bunun acısını çekmekte.

Dediğim gibi fazla yorumda bulunmadan sayıların söylediklerini aktarmaya çalıştım ama buradaki sayılardan kastım maç kağıdının yazdığının bir tık ötesi. Zaten esas yanılgıyı yaratan da o maç kağıtları. Hamilton 19 sayıyla maçın en skoreri!!! Çoğu yerde yazıyordur herhalde hatta abartıp Hamilton’nın mücadelesi galibiyete yetmedi cümlesini de görebilirsiniz. Maalesef kimse Hamilton’nın %29.4 (usage rate) ile takımın en çok top kullanan ismi olduğunu yada toplam ribaunt yüzdesinin %12.7 ile takımın gardı Engin’le (%13) nerdeyse aynı olduğunu (bu sayı Lampe için %38.8 ve Elonu için %26.9 iken) söylemez. Hal böyle olunca da Hamilton maçın en skoreri olarak 2. yarıyı full oynar ve maç kaybedilir.


Yazının genelinde Hamilton’ı eleştiriyor gibi durabilirim ama asıl eleştirdiğim verilerin doğru kullanılmaması ve yanlış tercihlerin yapılması. Tüm bunlara rağmen dünkü maçta Culpepper ve Bobby Brown beklentinin altında şut yüzdesiyle oynamasalardı galibiyet yine de gelirdi çünkü Galatasaray o derece maçı istemiyordu. Ancak şu durumda playoff şansını fazlasıyla rakiplerin eline bırakmış durumdayız. Artık haftaya Banvit deplasmanını galibiyetle geçip Büyükçekemece maçı öncesi iplerin tekrar bizim elimizde olmasını dileyeceğiz.